DEVAM: 84. Kadınların
Başörtüsüz Namaz Kılmaları
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
عُبَيْدٍ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ
عَنْ أَيُّوبَ
عَنْ
مُحَمَّدٍ
أَنَّ
عَائِشَةَ
نَزَلَتْ
عَلَى
صَفِيَّةَ
أُمِّ طَلْحَةَ
الطَّلَحَاتِ
فَرَأَتْ
بَنَاتٍ لَهَا
فَقَالَتْ
إِنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
دَخَلَ وَفِي
حُجْرَتِي
جَارِيَةٌ
فَأَلْقَى
لِي حَقْوَهُ
وَقَالَ لِي
شُقِّيهِ
بِشُقَّتَيْنِ
فَأَعْطِي
هَذِهِ
نِصْفًا
وَالْفَتَاةَ
الَّتِي
عِنْدَ أُمِّ
سَلَمَةَ
نِصْفًا
فَإِنِّي لَا
أَرَاهَا إِلَّا
قَدْ حَاضَتْ
أَوْ لَا
أُرَاهُمَا إِلَّا
قَدْ
حَاضَتَا
قَالَ أَبُو
دَاوُد وَكَذَلِكَ
رَوَاهُ
هِشَامٌ عَنْ
ابْنِ سِيرِينَ
Muhammed (b. Sîrîn)'den
(rivayet edildiğine göre) Aişe (r.anha) Safiyye'ye (yani) Ummü Talhati't-Talahat'a
misafir olmuştu. Safiyye'nin kızlarını görünce (şöyle) dedi: Resul-i Ekrem
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) (bir gün odam'a) girmişti. (Odamda da) bîir
cariye vardı: (Resul-i Ekrem) bana izarını atarak; "Şunu ikiye böl bir
yarısını şuna diğer bir yarısını da Ümnıü Seleme'nin yanındaki genç kıza ver.
Çünkü bu kızın adet görme çağına geldiğini, veya; [şek ravilerden birine aittir] bu kızların adet görme çağına geldiklerini görüyorum"
buyurdu.
Ebu Davud dedi ki: Bu
hadîsi Hişam da ibn Sirin'den böylece rivayet etmiştir.
Diğer tahric: ibn Mace
tahare; Ahmed b. Hanbel,VI, 96, 238.
AÇIKLAMA: İbn Mace'deki bir rivayet ise şöyledir:
"Nebi (s.a.v.) bir gün Hz. Aişe'nin yanına gelince, Hz. Aişe'nin cariyesi
gizlenmiş. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (s.a.v.) de bu cariyenin ergenlik
çağına gelip gelmediğini sormuş. Hz. Aişe (r.a.); "evet (ergenlik çağına
geldi)" demiştir. Bunun üzerine Hz. Nebi sarığını yırtarak cariyeye
hitaben: "Bunu (başına) ört" buyurmuştur. Bu hadisten anlaşılıyor
ki, Resul-i Ekrem bu örtüyü Hz. Aîşe'ye, cariyenin başına dolaması için
vermiştir. Yoksa "başıyla beraber yakalarını da örtün" diye
vermemiştir. Çünkü ikiye bölünen sarık, yakaları da örtmeye kafi değildir.
Ancak bu emir sadece Hz. Aişe'nin cariyesine ait istisnaî bir durumdur. Yoksa
cariyeler için başın avret olmadığı diğer hadis-i şeriflerden açıkça
anlaşılmaktadır. Ebu Davud'un rivayet ettiği, üzerinde durduğumuz bu hadisle
îbn Mace'nin rivayet ettiği hadis arasında bir tenakuz yoktur. Her iki hadise
de ayrı ayrı zamanlarda meydana gelmiştir.[bk. el-Menhel, V, 32.] Ve İbn Mace hadisinin
ravileri zayıftır.
Ulemanın
büyük çoğunluğuna göre cariyenin avret yerleri erkeğinki gibi diz kapaklarıyle
göbeğinin arasıdır. Nitekim Ebu Davud, Hakim ve Bez-zar'in rivayet ettikleri şu
hadis-i şerif bunu ifade etmektedir: "Sizden biriniz hizmetçisi olan kadın
köleyi kendi kölesi veya ücretle çalıştırdığı başka biriyle evlendirdikten
sonra onun göbeği ile diz kapakları arasında kalan yere bakmasın."[bk. 4114 numaralı
hadis]
Buradaki
emir haram ifade eder. Bakılması haram olunca dokunulması da açılması da
haramdır. Ancak Malikîler cariye ile hürre kadın arasında bu hususta bir fark
görmezler. Cariyenin hürre kadından farklı olarak sadece saçlarının avret
olmadığını söylerler.
Hadisin
sonundaki ta'likten müellif Ebu Davud'un maksadı, bu hadis-i şerifin mevkuf
olduğunu ifade etmektir. Çünkü ibn Sirin Resul-i Ekrem (s.a.v.)'i görmemiştir.
Tabiindendir. Bu bakımdan bu hadisi bir sahabîden duymuş olması gerekir. Ancak
sahabînin bilinmemiş olması hadisin sıhhatine bir zarar vermez.